25 Haziran 2010 Cuma

Çok nedenli denklem

Neden kalbi kırmadan, güçlü olmadan yaşamak zor gelmeye başladı? Neden güç kavgalarımız ve egolarımız havalarda çarpışıyorlar? Birliğin kuvvetten doğduğu, her yeni fikirden 1 kilometre taşı çıkabileceği, ufak bir kıvılcımın gürleyen ateşlere dönüşebileceği gerçekken, egosantrik ilkel insan doğasının milattan öncelere dönüşü neden?

Neden “BEN”e yenik düşeriz ya da neden “Ben”den sıyrılmadan bir dakika yaşamayız. Yaradılışımızda toprağın varlığının kesin olduğu kadar, su gördüğümüzde çamurlaştığımız katidir.

Herkesin kalbinin bir yerlerinde kırgınlıkları, kabuk bağlamış yaraları, akmaya hazır gözyaşları var. Ve eminim herkes her gün sıcacık yatağından kocaman bir gülümsemeyle kalkmıyor. Sorunun kaynağıyla yüzleşmeye gücü olmayan insanoğlu bütün bu içindeki zehri “diğerlerine” akıtıyor. Suçu olmayanı, iyi kalpli ve anlayışlı olanı bir damlada boğuyor işte. Mütevazilik ve efendilik erdemken, enayiliğe dönüşüyor bir yerde.


Olsun iyi iyiyi bir yerlerde buluyor nasıl olsa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder