23 Kasım 2009 Pazartesi

Koyunsan sürüye katıl, şehirde ne işin var!

Yaklaşık bir haftadır domuz gribinden nasibimi almış bir şekilde evde yatıyordum. Bu yatar vaziyetim yüzünden üstüne afakanlar basan annem ise dün beni ( büyük bir hata yaparak!!) insan içine çıkardı. Zaten evdeki koltukta izim çıkmışken , ben yerimden kalkmayı hiç istemezken, dışarıya çıkmak fikri zaten suratsız olan beni daha da suratsız yapmaya yetti!!

Benim hastalıktan günlerim şaşmış zaten pazar olduğunu unutmuştum. Etrafta onca insan çil yavrusu gibi! Kendimi "I'm a legend"da mutasyona uğramış insanlar tarafından saldırıya uğrayan Will Smith gibi hissettim. Çünkü bir haftadır, toplam gördüğüm insan + hayvan sayısı 10'u geçmemiştir.

Neyse, gittik deniz kenarı bir yere oturduk. Aman yarabbim zaten çayır çimene karışmış bir yer. Ayağımı atmamla kocaman bir çamur kütlesine basmam bir oldu
( VARAN-1) . Böyle içimden ulvi bir ses bana "Sen sakinsin kızım, sakin ol, nefes al nefes ver" diyor. Biraz işe yaradı tabi, sakinleştim sanıyorsanız yanılmayın sakın, sadece garsonun canını bağışladım o kadar:)

Bu badireden sonra hemen bir arkadaki masaya geçtik ve başladık beklemeye... 5 dk..10dk..15 dk..20 dk.. garson yok!! Garson gelmiyor!!! Şöyle okkalı bir "BAKAR MISINIZ!!!" diye bağırasım geldi ama sesim o kadar kısık ki duymaya imkan yok!!!( VARAN-2) Tabi benimle genetiği bir annem olaya el koydu, garson tıpış tıpış geldi...

VARAN-3 ; En güzel bölümünü en sona sakladım;

Şimdilerde pek moda kapıya hoşgeldiniz beş gittiniz diyen görevliler koymak. Hani şöyle bir düşününce diyorsun ki bu da iş mi? Kapasitesi kıt biri bile bu işi hemen kıvırır! I-ıh kazın ayağı öyle değil işte.Kapıya bir hatun koymuşlar, görünüşü zaten paçoz! Şimdi buna demişler ki sen kapıdan girenlere gül ve gözlerini büyük büyük böyle binbir gecedeki bergüzar misali açarak kaç kişisiniz de, sonrada yemek yiyip yemeyeceklerini sor. İşte Muhtemelen bunları o kıza anlatan kıza daha detaylı bir sürü şey anlatmıştır ama kızın kapasitesi iki cümle olduğu içn iki cümleyi kaydetmiş sadece gerisi yok.

Şimdi biz ilk girdik; gözlerini belerte belerte "hoşgeldiniz kaç kişisiniz" dedi. Tabi benle annemde baş huysuzlar olarak heralde bu kız sayı saymayı bilmiyor dercesine bir bakıştık. Neyse o soru bakışmakla geçti. İkinci soruya geçtik; Yemek mi, kahve mi? Hadi acıdım ben bu soruya cevap verdim; Kahve!
Bu noktada işte insan bekliyor ki " Kahve içecekseniz sizi şöyle alalım" tarzı birşeyler desin. Kız iki cümlelik kontenjanını tamamladı ya, onun görevi bitti. Yüzüme baktı bön bön!!
Artık dayanamayıp sordum
-Bir yer önerenecek misiniz yoksa ben öylesine gidip oturuyorum
Kızdan cevap;
-İstediğiniz yere geçin hanımefendi
-E öyleyse neden sordunuz yemek mi çay mı diye ?
Gelen cevap içler acısıydı;
-Bana sor dediler...

Büyük bir sessizlik!

Ona o beyni veren yaradanın içi acıyor şu an hissedebiliyorum. Şimdi böyle biriyle muhattap olup nefes tükettiğime mi yanayım?. Bir insanın bu kadar koyun olmasına mı yanayım? Neye yanacağımı bilemedim... Oksijenimi çalıyorlar imdat!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder